Beyaz Bir Efendinin Peşinde

Beyaz Bir Efendinin Peşinde
Uzun bir akşam olmuştu. Yerel bir restoranda akşam yemeği yiyeceğimize söz veren arkadaşlarım tarafından ekilmiştim. Kızgın değildim, sadece hayal kırıklığına uğramıştım. Yemeği, beyaz erkekler tarafından boyun eğdirilmeye, aşağılanmaya ve küçük düşürülmeye duyduğum derin susuzluğumu gidermek için dört gözle bekliyordum. Bu derinlerdeki susuzluk bir yıl önce su yüzüne çıkmaya başlamıştı ve ben bunu görmezden gelmek için mümkün olan her şeyi yapmıştım. Üç işte çalıştım, gönüllü oldum ve birkaç müzik enstrümanı çalmayı öğrendim, sırf bunu harekete geçirmemek için; sırf beni yavaş yavaş yuttuğunu hissetmemek için; sırf saygınlığımı koruyabilmek için. Duvarımın yıkılmasının an meselesi olduğunu biliyordum ve bunun korkusuyla yaşıyordum. İşte o gece, arkadaşlarım planlarımızı son dakikada iptal ettiklerinde, Titanik’le birlikte batmama da izin vermiş olabilirlerdi. Bunu kasıtlı olarak yapmazlardı ve ben de biraz daha fazla mücadele edebilirdim, ama ne yazık ki geminin çanağının derinliklerine sıkışmış bir şekilde batma yolundaydım. Her şey akşam 8’de internette bir ilişki sitesine girmemle başladı. Umutsuzca profiller arasında geziniyor ve dikkatimi çeken beyaz adamlara mesajlar gönderiyordum. İçlerinden deneme bonusu güncel biri cevap verdi. Uzun boylu, siyah saçlı, mavi gözlü seksi biriydi. Yazışmalarımız onu daha çok eğlendiriyordu. Ona hizmet etmeyi düşündükçe gerçeklikten daha fazla kopuyordum. Beni davet ettiğinde, ağzım sulanmıştı. Tabii ki ona uşağı, kölesi, oyuncağı olmak istediğimi söylememiştim. Onu korkutup kaçırmak istemedim ama yeterince peşinden koştum, yeterince bilgi paylaştım ve kontrolün onda olduğu mesajını almasına yetecek kadar dizginleri ona verdim. Bu güç hoşuna gitmişti ve bu yüzden evine gelmemi kabul etmişti.

Şehrin tanımlanamayan bir bloğunda yaşadığı en üst kattaki çatı katına vardım. Çok gergin bir şekilde içeri girdim. Şahsen resimlerindekinden çok daha güzeldi. Vücudu bir tapınak gibiydi, gösterişli ve zayıftı, doğru miktarda kas ve güzel kıvrımlı bir kabarcık kıçı vardı. Dizlerimin üzerine çöktüm ve ayaklarını öpmeye başladım. Kapının arkamızdan kapanmasına izin verdi ve ayakkabılarını çıkarmamı emretti. Bunu, bana bakmasına neden olacak kadar saygılı ve farklı bir şekilde yaptım. Ayakkabının tekini çıkarıp burnuma ve ağzıma götürerek aynı anda hem kokluyor hem de yalıyordum. Gerçek deneme bonusu veren mi yoksa deli mi olduğumu anlamaya çalışır gibi beni izliyordu. İkisiydim de. Her bir çorabı sanki g****s gibi ağzıma soktum ve sularını emdim. Pantolonunu çıkarmama izin verdi ama külotunu çıkarmadı. Devasa beyaz sikinin dış hatlarını görebiliyordum. Bu dünyadaki tüm güçler lanetin kırılmasını engellemeye yetmiyordu. Oturan figürünün önünde diz çökmüşken, çok alçak ve tereddütlü bir sesle ona “Beyaz Efendi” diye seslendim. Sessiz kaldı. “Beyaz Efendi” diye tekrarladım. İç çamaşırının üzerinden aletini yalamamı emretti ve ben de bunu sevinçle yaptım. Kolonya, deodorant ya da vücut spreyi gerektirmeyen, tamamen doğal bir tatlılıkla kokuyordu. Uzun bir bardak süt gibi nasıl bu kadar güzel kokabildiğini anlayamıyordum. Bu noktada, ona ne kadar çok hizmet etmek istediğimi çılgın bir adam gibi anlatmaya başlamıştım. Onun zencisi olmak ve ona hizmet etmek istiyordum. Onun için yemek yapabilir, çamaşırlarını yıkayabilir, banyosunu temizleyebilir, dairesinin tozunu alabilir, süpürge yapabilir, hatta onu dilimle temizleyebilirdim. Öylece gitmiştim… ve çok fazla şey söylediğimden korkuyordum. Muhtaç göründüğümden, ama daha https://denemebonusueylul.com fazla tutamadım. Ben de devam ettim, “Bana sahipsiniz Beyaz Efendi.” “Senin zenci kölen olacağım ve beni her çağırdığında her şeyi bırakacağım.” “Beni kullanın efendim.” ”Ben sizinim.” Dudaklarından bir gülümseme geçti. Bir süreliğine onun için yararlı bir oyuncak olabileceğime karar vermişti ve böylece birkaç yıl sürecek bir Beyaz Efendi ve zenci köle yolculuğuna başladık. O geceye ve beni eriten o gülümsemeye dönecek olursak, bana külotunu çıkarmam söylendi. Bunu yaptığımda o büyük beyaz sinsi ayağa fırladı, ama kıçını koklayana kadar tadını çıkarmamam gerekiyordu ve ben de öyle yaptım. temiz olmasa da, bana bal gibi kokuyordu. daha iyi bir şey kokladığım bir zamanı hatırlayamıyordum ve bu yüzden kıçını tutkuyla, odadaki tüm havayı içime çekmek istercesine uzun ve yavaş bir şekilde kokladım. Dilimi ve dudaklarımı onun kıçına bağladığımda, bolca salya akıtıyordum. Yavaşça höpürdettim, yavaşça öptüm ve sanki birinin ağzını Fransız öpücüğü gibi dudaklarımı kıçına diktim. Bağlılığım gösterilmişti ve Beyaz Ustam emilmeye hazırdı. O lezzetli büyük beyaz siki saatlerce emdim, bazen dönüşümlü olarak güzel taşaklarına ve kıçına indim. Cennetteydim, böyle ateşli bir fırsatı hak etmek için ne yaptığımı bilmiyordum, ama bundan yararlanacaktım. Beyaz Usta sessiz ama gülümseyerek yüzümü döllere boğarken ben kendime kitaptaki her ismi söyledim. Tek düşündüğüm “Ben şanslı bir zenciyim” idi ve ona tekrar hizmet etmeme izin vereceğini umuyordum.